Türkiye un sektörü, 20 Mart Dünya Un Günü'nde önemli açıklamalara sahne oldu. Sektör temsilcisi Eren Günhan Ulusoy, unun dünya nüfusunun beslenmesinde hayati bir öneme sahip temel gıdalardan biri olduğunu vurguladı. Türkiye'nin, 10 yıldır dünya un ihracatı şampiyonu olduğunu belirten Ulusoy, sektörün gücünü rakamlarla ortaya koydu. 69 ilde 508 un fabrikasıyla faaliyet gösteren sektör, yıllık 32 milyon ton buğday işleme kapasitesine sahip. Ancak, 2025 yılı için kapasite kullanım oranının yüzde 50 civarında kalması bekleniyor; yani üretim kapasitesinin yaklaşık yarısı atıl durumda olacak.
Buğday İthalatındaki Kısıtlamalar ve İhracat
2024 yılında, buğday ithalatındaki kısıtlamalar ve artan lojistik maliyetlerine rağmen, Türkiye 3 milyon tonun üzerinde un ihracatı gerçekleştirdi. Bu başarı, sektörün küresel pazardaki güçlü konumunu gösteriyor. Ulusoy, 2025 yılında da 3 milyon tonun üzerinde un ihracatı hedeflediklerini ve dünya şampiyonluğunu korumayı planladıklarını açıkladı. Ancak, yılın ilk iki ayında ithal buğday kısıtlamaları nedeniyle ihracatta düşüş yaşandığı da belirtildi. Bu durumun, sektörün önümüzdeki dönemdeki performansını nasıl etkileyeceği yakından takip ediliyor. Dünya genelindeki ekonomik belirsizliklerin de ihracat rakamlarını etkileyebileceği öngörülüyor.
Filistin'e Un İhracatında Dikkat Çeken Artış
Yılın ilk iki ayında hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar sektörünün Filistin'e yaptığı ihracat, yüzde 290 artışla 107 milyon dolara ulaştı. Bu artışta en önemli payı un sektörü aldı. Filistin'e geçen yıl 36 bin ton un ihraç eden Türkiye, bu rakamı ilk iki ayda 11 bin tona çıkararak üç kat artış sağladı. Bu da 4,6 milyon dolarlık bir değere karşılık geliyor. Filistin pazarındaki bu büyüme, Türkiye'nin orta doğu ülkelerine olan ihracat stratejilerinin de başarısını kanıtlıyor. Bu artışın sürdürülebilirliği, bölgesel istikrar ve ekonomik koşullar ile yakından ilişkili.
Sektörün Geleceği ve Potansiyeli
Türkiye un sektörünün geleceği, hem iç talebin hem de küresel pazarlardaki rekabet ortamının dinamikleri ile şekillenecek. Yüksek üretim kapasitesi ve ihracat başarısıyla sektör, önemli bir potansiyele sahip. Ancak, ham madde temini ve lojistik maliyetleri gibi zorlukların aşılması gerekiyor. Sektörün sürdürülebilir büyümesi için, devletin destekleyici politikalarının önemi büyüktür. Ar-Ge çalışmaları ve teknolojik yeniliklerin de sektörün rekabet gücünü artıracağı düşünülüyor. Bu faktörler, Türkiye'nin dünya un ihracatındaki liderliğini ne kadar sürdürebileceğini belirleyecek.